Gülümse, yüzün güzelleşsin; kahkaha at ruhun güzelleşsin.🌸
**Mona Lisa tablosu neden ünlüdür?
**Birçok kişisel cevaplar verilebilir, onlardan birisi; kendine özgü gülümsemesidir.
Mona Lisa gibi her insanın kendine özgü bir gülümsemesi vardır. Gülümsemek içten gelen duyguların, beyin tarafından algılanarak yüzde oluşturulan ifade ile kendini gösteren güçlü bir duygunun ifade şeklidir. Sözlükte, gülümseme gözlerin ve dudakların meydana getirdiği hafif hareket olarak ifade edilir. Oysa gülümsediğimizde on beş kasımızı harekete geçiriyoruz. Potansiyel olarak aktifleştirdiğimiz iki kas var. Bunlardan birincisi “Zygomaticus” ağzımızın kenarlarını kontrol eder. İkincisi ise samimiyeti gösteren “Obicularis” göz çukurumuzun etrafındadır.
Olumlu bir ruh halinde olduğumuzu varsayalım; uzun zamandır görmediğimiz birini gördüğümüzde sinyaller, beynimizin korteksinden beyin sapına ulaşır. Oradan da kafatası kasları sinyalleri, yüzümüzdeki kaslarımıza taşır. Yüzümüzdeki kaslar kasıldığında sinyaller tekrar beynimize gider ve beynimiz mutlu hissetmemizi sağlar.
Hislerimiz ise gülümseme stillerini ortaya çıkarır. Örneğin; sadece dudaklarımız ile gülümsemek, hem dudaklarımız hemde gözlerimizle gülümsemek, pişkin gülümsemesi, otoriter gülümseme, yayık gülümseme, ortak gülümseme, bıyık altından gülmek, içinden gülmek, kahkaha atarak gülmek gibi...
Sahte gülümsemeyi nasıl anlarız? Sorusunun cevabını, araştırmacı doktorun tezini açıklayarak ifade etmek istiyorum. Araştırmacı Dr. Niedenthal beynimizin gerçek-sahte ayrımını yapabildiğini ve bunun üç yolu olduğunu söylüyor.
Birinci yol: Beynimiz kişinin yüzünün geometrisi ile standart bir gülümsemeyi karşılaştırır.
İkinci yol: Durumu düşünür ve gülümsemenin beklenen bir şey olup olmadığına karar veririz.
Üçüncü yol: En önemlisi gülümsemeyi otomatik olarak taklit ederiz. Böylece gerçek mi yoksa sahte mi olduğunu anlarız. Eğer gerçekse beynimiz gülümseyen kişiyle aynı bölgelerdeki kasları aktive eder ve bunun gerçek bir gülümseme olduğunu anlarız.
Gülümsemenin sağlığımıza olan etkisi, saymakla bitmeyecek kadar çoktur. Bunlardan bazıları;
*Gülmek sizi genç gösterir.
*Gülmek ilişkileri iyileştirir.
*Gülmek kişilerin üretkenliğini artırmaya yardımcı olur.
*Gülmek ömrü uzatır.
*Gülmek yaratıcılığı teşvik eder.
*Gülmek öz saygıyı artırır.
*Gülmek daha rahat nefes almanıza yardımcı olur.
*Gülmek sağlık harcamalarında %30'a kadar kar sağlamaya neden olur.
*Gülmek sindirimi kolaylaştırır.
*Gülmek organlarınıza enerji verir.
*Gülmek saldırganlığın azalmasına yardımcı olur.
*Gülmek sizi daha çekici kılar.
*Gülmek fiziksel bir egzersiz türüdür.
*Gülmek insanların acıyla başa çıkmasına yardımcı olur.
*Gülmek insanların olaylarla baş etme yeteneklerini geliştirir.
*Gülmek daha iyi uyumanıza yardımcı olur.
*Gülmek vücuttaki stres hormonu oranını azaltır.
*Gülmek kas gerginliğine iyi gelir.
*Gülmek büyüme hormonunu artırır.
*Gülmek kalp hastalıkları riskini azaltır.
*Gülmek kan akışını iyileştirir.
*Gülmek bağışıklık sistemini destekler.
*Gülmek daha hızlı iyileşmenize yardımcı olur.
*Gülmek kan şekerini düşürmeye yardımcı olur.
Gülümsediğimiz zaman karşımızdaki kişilere mesaj veriyoruz. Örneğin, karşılıklı konuşmalarımızda pek hoşumuza gitmeyen bir durumla karşılaştığımızda dudaklarımızla güleriz. Uzmanlar bu gülümsemeye “sahte gülümseme” adını veriyor. Karşımızdaki insana iyi bir etkileşim vermez, halk deyimiyle ‘yapmacık’ ifadesini düşündürür. Ağız ve göz çukurundaki kaslarımızı harekete geçirerek gülümsediğimizde, karşımızdaki insana olumlu, samimi mesajlar veririz. Bu gülümseme modelinde, sıklıkla duyduğumuz bir cümle var. “Gözlerinin içinin gülmesi”
İçten gülen insanlara bugün gözlerinin içi gülüyor, çok mutlu görünüyorsun deriz. Gözlerinin içinin gülmesi, Türkçe’de mecazen kullandığımız bir deyimdir. Bunun manası kişinin dudaklarıyla, gözleriyle hatta cildiyle bir bütün olarak gülümsemesidir. İnsana iyi gelen, huzur ve mutluluk veren tarafı beynin algıladığı olumlu sinyaller sayesindedir.
Duygular bulaşıcıdır. Peki nasıl dağıtıyoruz?Szarota, gülümsemenin karmaşık bir sosyal olgu olduğunu ve politik sistemler, ekonomik durumlar, refah, öz-sunum stratejileri ve belli kültürel senaryolarla güdümlenen sözel olmayan davranışlarla bağlantılı olarak farklı açılardan açıklanabileceğini söyler. Çek dilinde, folklor metinlerinde ve
deyimlerde kullanılan gülümseme sözcüğünün sayılabilir soyut bir ad olduğunu ve eğer çok fazla olursa dağıtılabilen, az olursa idareli kul-
lanılabilen bir madde olarak görülebileceğini vurgular. Yani gülümseme bölünebilir, tüketilebilir, hediye olarak verilebilir ve eylemlerle olan tüm eşdizimliliklerde miktarı belirtilir.
Karşınızda kahkaha atan biri olduğunu düşünelim. “Katıla katıla gülmek” deyiminin tam yerindeyiz. Büyük bir sağlık sorunumuz yoksa kısa süre sonra, kendimizinde kahkaha attığını fark ederiz. Kahkaha bulaştırmak kadar iyi hissettiren bir duygunun sonucu olarak, günün sonunda kendimizi iyi, rahatlamış ve mutlu hissederiz. Böyle bir duyguyu yaşamak için ömrünüzün sonuna kadar, ne haliniz varsa gülün... Hissettiğimiz duygular bulaşıcıdır demiştim; öfke, sevinç, iyi niyet, kötü niyet, mutluluk, gülümsemek, kahkaha atmak, ağlamak karşımızdaki insana geçirebildiğimiz duygularımızdır. Pozitif olursak mutlu duyguları, negatif olursak üzücü duygularımızı bulaştırırız. Bu sebeple ruh sağlığımızı korumamız büyük bir elzemdir.
İnsanlar bilmedikleri şeyler hakkında, fikir yürütemezler. İlk önce farkına varmamız gerekiyor. Gülümsemenin ne olduğunu, ne hissettirdiğini, bizlerdeki etkisini hissedip düşünmemiz gerekir. Kalp, beyin, akıl döngüsünü devreye koyduğumuzda, cevabını alamayacağımız soru yok diye düşünüyorum.
Gülümseyin yüzünüz güzelleşsin; kahkaha atın ruhunuz güzelleşsin. Ve son olarak sözlerime, beni çok etkileyen bir söz ile son vermek istiyorum.
‘Gülümsemek beynimizin ödül mekanizmalarını çalıştırır. Zevk veren en güçlü uyarıcılardan biri olan çikolata bile bununla yarışamaz.’
Sevgilerimle..
BY PROTOKOL EKİM 2020, SAYISINDAKİ ÇALIŞMAM..
0 Yorumlar