“Toplumu yenilemek istiyorsan, ilk olarak kendini yenilemelisin. Süslü cümleler kalbi ve egoyu okşar.”
İnsanların belli bir kara parçası üzerinde, bir araya gelerek oluşturduğu topluluğa ‘toplum’ denir. İlkokuldan bu yana, toplumun tanımını böyle öğrendik. Fakat sosyoloji eğitimi alan herkes, toplumun sadece kaba bir et çoğunluğu olmadığını mutlaka bilir. Toplum, bir araya gelen insanların kendisini değil; birbirleri ile olan ilişkilerini, yaşayışlarını, değer paylaşımlarını, davranış kalıplarını ifade eder.
Toplumu, toplum yapan en önemli özellik; kendine has bir özelliğinin, değer yargılarının olmasıdır. Örneğin, bir arada yaşayan insanların ortak bir paydada buluşamaması topluma bir değer katmaz. Önemli olan değer yargılarını oluşturabilmek için, çoğunluğun düşüncelerinin aynı yönde olmasını sağlamak demektir. Bunu yapmak hiçte kolay değildir. Ancak mümkündür. Toplumun en önemli özelliklerinden biride kendine özgü bir kültürünün olmasıdır. Kültür diyerek sadece eğitim bilgisinden değil, insanların çalışarak, alın teri dökerek, çok okuyarak, görerek, aktararak topluma kattıkları maddi ve manevi her şeyi kastediyorum. Zira toplumu oluşturmak, bilgi birikimlerinden, deneyimlerden yararlanmayı gerektirir. Peki, toplum olabilmek için yapılması gerekenler nedir?
Üzerinde yaşadığımız dünyada, birçok büyük-küçük devletlerin yaşamayı arzu ettiği kıymetli topraklar üzerinde yaşadığımız için çok şanslıyız. Bu şansın farkına varıp, insanların birey olarak kendi gücünü, sınırlarını keşfetmesi gerekir. İyi bir birey olma yolunda daima ilerlemeli, iyi kötü ayrımını yaparak kendine fayda sağlayan her türlü bilgiyi almalıdır. Sonra öğrendiği bilgileri fayda-zarar karşılaştırması yaparak başka birine aktarmalıdır. Bu bilgi birikimleri, kişilerin kendi birikimleri ile birleştiğinde müthiş bir şeye dönüşmez mi? Anlatırken bile heyecanlanıyorum. Bazen başkalarından öğrendiğimiz bilgileri, kendi bilgilerimizle birleştirince anlamı genişletebiliriz, değiştirebiliriz veya yenilenebiliriz. Aktarma yolculuğunun kişiden kişiye değişiklik göstermesinin nedeni; algılayış biçimlerinin farklı olmasındandır. Hadi! hep birlikte bir aktarım yolculuğunun serüvenini okuyalım.
Ayşe: “Veracığım, bugün çok kıymetli bir bilgi öğrendim ve hemen deneyimledim. Kitap okumak ufkumuzu açar, kelime dağarcığımızı arttırır, güzel cümle kurmamıza yardımcı olur.”
Vera: “ Ömer, Ayşe’m bana kitap okumanın birçok etkisi olduğunu söyledi. Üstelik güzel konuşmayı kitaplardan öğrenmiş. Bende bunun üzerine bir kitap okudum ve sahiplik ekini öğrendim. Artık Ayşe’m diye sesleniyorum ona..Ne büyük bir mutluluk yaşıyorum sana anlatamam! ”
Ömer: “ Kanka, Vera Ayşe ile kitapların etkileri hakkında yaptığı sohbeti benimle paylaştı. Vera artık sevgi dolu cümleler kuruyor. Kitap okumak, insanı bu denli hoş birine dönüştürebilir mi diye düşündüm?
Kanka: “Dostum, sen bu kadar etkilendiysen vardır bir hikmeti. Hem kelime dağarcığını arttırdığı yönündeki bilgileri esas alırsak demek ki Vera, o bilgileri kendi yaşamında uyguluyor. Bu sohbet benimde ilgimi çekti, ben bu aralar Jean Jacques Rousseau’nun Toplum sözleşmesini okuyorum. Toplumsal sözleşme fikrinin merkezinde, genel kanaatin yönlendirilmesi ile belirlenen otorite ve bireylerin konumları, bütünün bölünmez parçaları ve bireylerin ortaklığı temelinde birleşmesi olduğunu söylüyor.”
Ömer: “ Jean Jacques Rousseau, aynı zamanda insanların özgür olarak doğduğunu fakat her yerde engellerle karşılaştığını söylüyor. İnsanların can ve malını, oluşturdukları ortak gücü tamamen savunup koruyacak bir katılım biçiminin bulunması, her birinin ortaklıkta diğer insanlarla birleşirken yinede yalnızca kendi iradesine boyun eğmesi ve ortaklığa katılmadan önceki kadar özgür kalması.. Toplum sözleşmesinin çözümünü sağladığı sorunlar olarak belirtiliyor.
Yukarıdaki aktarım yolculuğunu gördüğümüzde, kulaktan kulağa yayılan bilgilerin farklılaştığını görmüş olduk. Peki toplumun tüm özelliklerini, davranış kalıplarını kişinin kendisine mal ederek o topluma ait bir birey durumuna gelmesine ne denir?
Sorumun cevabı “toplumsallaşma” olacaktı. Toplumsallaşmanın amacı:
1) Tuvalet alışkanlıklarından, bilim yöntemine kadar uzanan temel disiplinleri aşılar.
2) Beklentilerin zihne yerleşmesini sağlar. ( Anne olma isteği gibi.)
3) Toplumsal rolleri ve onları destekleyen tutumları öğretir.
4) Bireye, yetişkin eylemlere katılması için temel bir hazırlama ile beceriler öğretir.
Toplumun zaman içinde değiştiğini, geliştiğini, yenilendiğini veya olumsuz davranışları sergilediğini düşünüyoruz. Toplum değişir mi, yenilenir mi? İki keskin kelime, aynı cümlede nasıl bir poz verir? Temel yapı taşıyla, sorunun köküne inerek inceleyelim. Daha iyi anlamak, anlamlandırmak ve sizlerin anlamasını kolaylaştırmak için değişim ve yenilik kelimelerinin anlamına bakalım. Değişim: İnsanın veya herhangi bir varlığın önceki halinden başka bir hale dönüşmesidir. Yani kozanın kelebeğe dönüşmesi gibi, baktığımızda Koza değil kelebek görürüz. Yenilik ise, başkalaşıma uğramadan özelliklerine bir yenisi eklemektir. Örneğin; kelebeğin renklenmesi gibi..
Toplumu oluşturan en önemli unsur insandır dedim. İnsanın değişim süreci, ana rahmine düştüğü anda başlar. Her gün fiziksel özellikleri değişir, bir önceki günden farklıdır. Bunun sebebi oluşum sürecinde olmasındandır. Bebeklikten çıktığı anda değişim biter, yenilik başlar. Yani insanın değişimi fiziksel görüntüsüyle de orantılıdır. Yüz nakli olan bir insan tanıyamadığımız biri haline gelirse buna değişim diyebiliriz. Fakat davranışları yenilenen bir insana değişmiş diyemeyiz. Değişen şey davranışlardır insan değil! Değişime başkalaşım, yani diğer bir adıyla metamorfoz denir. İnsanın kendine yaptığı yatırımlara yenilik denir. Örneğin; konuşmamızı düzeltmek için kitap okumak yada diksiyon eğitimi almak, saçlarımızı şekillendirmek, boyamak bir yeniliktir. Örnekleri çoğaltmak mümkündür.
İnsanın değişimi ve yeniliği ile ilgili cümlelerden sonra toplum içinde aynı şeyi söylemek mümkündür. Toplumda bir farklılık görülüyorsa bunun nedeni kişilerin davranışlarının değişmesidir. İnsan değişemezken toplumun değişmesi mümkün değildir. Ancak iyiye veya kötüye yönelik bir yenilikten bahsedebiliriz. Yani iyi, kötü davranışların, niyetlerin, isteklerin değişimi diyebiliriz. Örnekleri çoğaltacak olursak;
* Toplumsal rol ve statüler
* Ekonomik varlıklar
* Nüfus artış hızı
* Üretim ilişkiler
* Aile ve akrabalık ilişkileri
* Dinsel kurumlar
* Gelenek görenekler
* Teknoloji
* Eğitim kurumları
* Kişilik
* Sanat
* Çocuk yetiştirme yöntemleri
* Cinsel davranış, tutum ve değerler
* Kitle iletişim sistemleri* Dildeki değişmeler, değişebilir. Bu örneklerin değişimi toplumu yeniler.
Toplumdaki olumsuz davranışlar, hareketler hoşumuza gitmediğinde üzülüyoruz. Yanlış giden bir şeylerin düzelmesini istiyoruz. Bir kişinin kendi davranışlarını değiştirmesi toplumdaki bozuklukları düzeltemiyor. Bunun için herkesin kendisine çeki düzen vermesi gerekiyor. Mesela yukarıda verdiğim örnekleri insanlar kendi yaşamlarında uygulayıp, kendini olabildiğince eğittiğinde toplum otomatik olarak düzelecektir. Tahammül sınırını geliştirmek, sabırlı, hoşgörülü olmak, alttan almak, doğru ve etkili bir iletişim kurmak işi oldukça kolaylaştırır. Bu özelliklere sahip olmayı kolaylaştıran, en önemli manevi güce sahip olursak üstesinden gelemeyeceğimiz hiçbir şey yoktur. Bu güç içinizde “kendinize duyduğunuz sevgidir.”
Kendinizle kurduğunuz iletişim ne kadar pozitif olursa, farkındalığınızı daha fazla hissetmiş olursunuz. Hayatın akışına kapılıp, yaşadığımızı dahi unuttuğumuz zamanları yaşayabiliyoruz. Çok yoğun bir çalışma hayatı, evde yaşanılan huzursuzluklar, arkadaş çevresi ile iyi geçinememek, sosyal aktivitelere katılmamak hayatı tekdüze yaşamak kendi benliğimizi unutmamıza sebep olabiliyor. Bunun sonucunda öfke, nefret, geçimsizlik, tahammülsüzlük duygularına kapılıp doğru olmayan davranışlarda bulunabiliriz. Tüm bu olanlar, insanın kendisi ile iletişiminde büyük bir problemin olduğunu ortaya koyar. Oysaki kendinize söylediğiniz tek bir güzel söz veya iltifat kalbinizi yumuşatır. Ayna karşısında kendinizi görerek, sevginizi göstermek empati kurmanıza da yardımcı olur. Ben bile kendimden hoş sözcükler duymayı bekliyorsam; arkadaşlarım, ailem, sevdiklerim neden beklemesin? İşte bu yüzden kendini sevmeyen, bir başkasını sevemez!!
“Süslü cümleler kalbi ve egoyu okşar.”
Kullandığınız kelimelerin gücünün farkında mısınız? Tek bir virgülün bile anlamları değiştirdiği bu kelime deryasında, kaybolmaktan korkmayın. Karşılıklı sohbetlerde, tatlı kelimelerden oluşan cümlelerinizden çekinmeyin. İyi hissettiren cümleleri duymayı, sevmeyen birini daha tanımıyorum. “Bana bir bardak su ver” demek ile “Canım bana bir bardak su verebilir misin?” demek arasındaki fark çok büyüktür. İlk cümledeki emir kipi, genellikle egoları rahatsız eder. Zaman zaman “Kalk suyunu kendin al” bile dedirtir. İkinci cümledeki canım kelimesi ve rica anlamı cümleyi yumuşatır, karşımızdaki insanın egosuna ters düşmez ve isteklerimize olumlu dönüşler sağlayabiliriz. Tanıdığımız insanlar ile tanımadığımız insanlara karşı davranışlarımız farklılık gösterir. Fakat birkaç sohbet sonrasında oluşan, hislerinize yönelik davranışlarınızı cümlelere dökerek gösterebilirsiniz. Günlük hayatta, insanların kurması gereken cümlelerden örnekleri hep birlikte inceleyelim.
-Ali’m bugün ne kadar güzel görünüyorsun?
-Derya hanım, bugün işinize olan özverinizi daha iyi görebiliyorum. Başarınızı takdir ediyorum.
-Annem her zaman yanımda olarak bana destek verdiğin için teşekkür ediyorum. Seni seviyorum.
- Sevgili sponsorum, işinize olan tutkunuza imrendiğim için sizin grubunuza dâhil oldum. Gönlümde çiçekler açtırdınız.
- Sedacığım, kitap okuma etkinliğimiz için hazır mısın birtanem?
- Mehmet bey; sizin gibi işine aşık, yaptığı işlerle adını duyuran değerli bir insanı tanıdığıma çok memnun oldum. İşimizi sizin yapmanızı istiyoruz.
Örnekleri arttırmak istersek listemiz uzar gider. İşin özü sevgi ve saygı çerçevesinde, içimizden geçenleri doğru bir iletişim yoluyla karşımızdaki insana aktarabilmektir. Bunu yaparken kırıcı, yıpratıcı olmak yerine karşımızdaki insanın motivasyonunu arttıracak, yaptığı işi hevesle yapmasını sağlamak gerekir. Bu sebeple kendini sev, anla sonra da karşındaki insanla olumlu iletişim kur.
Sevgilerimle..
0 Yorumlar