Merhaba..
Ben Burhanettin Ayday. Osmanlıca ile 2007 yılında Hayrat Vakfı aracılığıyla tanıştım . 2012’den sonra ilgi alanıma inşaat ve nakliye işleri girdiği için Osmanlıca’dan bir müddet uzaklaşmak zorunda kaldım. Çocukluğumda ve toyluk dönemimde severek öğrenmeye çalıştığım Osmanlıca, benliğimde yer edinen bir alan olması nedeniyle yeniden bu alana kaydım. Son 4 yıldır Osmanlıca’yı aktif olarak araştırıyorum. Ayrıca Farsça diline köken itibariyle yakın olduğum için, Orta Asya ülkelerinin son 1000 yılıyla ilgilenmekteyim. Şuan ki hedefim; İslami İlimler fakültesi 'ni okumak ve bu alana daha kapsamlı, profesyonel bakış açısıyla bakabilmektir. Daha fazla çalışma içerisinde olup olabildiğince faaliyet göstermeyi hedefliyorum.
Ben; Osmanlıca'ya büyük bir ilgi duyduğum için dil kursuna gittim ve 2. kur sertifikamı aldım. Şu anki seviyem ile kitap okumaları yapabiliyorum . Rika hattı ile yazılmış Risale-i Nur eserlerini rahatlıkla okuyabiliyorum. Şu dönemlerde yapabileceğimi düşündüğüm şey:
"Keşfedilmeyi bekleyen eserlerin, benim ilgi duyduğum ve ilgi duyulacağına inandığım yazıları Türk diline çevirmek ve güncel kimlik yaratmaktır." Kendi kültürümüze sahip çıkmalıyız diye düşünüyorum. İbni Sina'nın tıp bilimine olan bakış açısını, bizzat kendisinin yazdığı eserlerinden öğrenip kendimizi geliştirmeliyiz. Bilgiyi kendisinden öğrenmiş olmak kadar, değerli olduğunu düşünüyorum. Sadece İbni Sina değil, Farabi ve diğer Osmanlı dönemi ilim ve bilim noktasında nice eserler veren kıymetli alimlerin eserleri mevcut, bu sebeple ecdadımızın değer algısına bir göz atmalıyız diye düşünüyorum.
Osmanlıca; diğer ismiyle Osmanlı Türkçesi de denilen 13. yy'den 20 yy'e, yani harf inkılabına kadar Osmanlı imparatorluğunun kullandığı dildir. Arap harflerinden (Kuran harflerinden) oluşan, Arapça ve Farsça dan etkilenmiş olan Osmanlı Türkçe'si, Osmanlı devletinin büyümesiyle geniş alanlara yayılmıştır. Sağdan sola doğru yazılan bir yazım biçimine sahiptir. Osmanlıca İngilizce gibi farklı bir dil değildir; Arap harflerinden oluşan "Türkçe" dir. Çanakkale'de dedelerimiz ve ninelerimizin Osmanlı Türkçesi ile yazılmış mektupları bulunmaktadır. Ecdadımızın mektup aracılığıyla iletişim kurması , edebiyatta ve ilimde büyük bir önemi vardır. Osmanlı Türkçe'si imparatorluk dili olduğu için aynı zamanda geniş, kapsamlı, zengin bir dildir . Osmanlı arşivleri dünyanın en zengin kaynakları arasındadır . İbni Sina, Farabi, İbni Rüşt, Katip Çelebi, Akşemseddin, Takuyiddin ve daha sayamadığımız bir çok ilim insanının eserleri mevcuttur. Sülük ve Talik hatlarıyla ayetler, hadisler yazılırken; Mevlana, Yunus Emre gibi hikmet sahibi zatların yazıları, maharetli hattatlar tarafından levha ve tezhip işleminden sonra duvarlara asılarak sergilenmiştir. Bu sergiler o eserleri yakından görmemize, incelememize neden olmakla beraber, en önemlisi de ecdadımızın çalışmalarının kokusunu hissetmek muazzam bir duygudur.
Osmanlı Türkçesi, 2014 yılında Cumhurbaşkanımız ile Hayrat Vakfı'nın imzaladığı protokol sonucunda halk eğitim merkezlerinde ve online kurslarda ücretsiz olarak öğretilmektedir. Okullarda seçmeli ders olarak verilebilmektedir. Artık bilgiye ulaşmak için birçok yolumuz var. Kütüphanelerde keşfedilmeyi bekleyen nice değerli eserler biz gençleri bekliyor.
0 Yorumlar